Anasayfa Haberler TÜRMOB Başkanı Yükselen: Vergi reformu toplumun tüm kesimleriyle birlikte hazırlanmalı
TÜRMOB Başkanı Yükselen: Vergi reformu toplumun tüm kesimleriyle birlikte hazırlanmalı

Devletin en önemli gelir kaynağı verginin toplanmasına aracılık ettiklerini kaydeden TÜRMOB Başkanı Prof. Dr. Cemal Yükselen, vergi reformunun başarıya ulaşması için toplumun tüm kesimleriyle birlikte hazırlanması gerektiğini söyledi.

Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Başkanı Prof. Dr. Cemal Yükselen, ekonomik kalkınma için KOBİ’lerin mali denetimin etkisine inandırılması gerektiğini söyledi.
Dünya gazetesinden Hüseyin GÖKÇE ve Ferit PARLAK'ın sorularını yanıtlayan ve vergi reformunun toplumun tüm kesimleriyle birlikte hazırlanması gerektiğinin altını çizen Yükselen, meslekte ücretlendirmedeki haksız rekabeti bitirecek düzenlemenin yürürlükte olduğunu söyledi. Yükselen, yeminli mali müşavirlik ve muhasebecilik mesleğinde artık hizmet çeşitliliğine ihtiyaç olduğunu, bu kapsamda mükelleflere sadece defter tutma değil, her türlü ekonomik danışmanlığın da yapılması gerektiğini bildirdi. Ankara Sohbetleri’ne konut olan Cemal Yükselen, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe’nin sorularını cevaplandırdı.

► TÜRMOB’un yeni başkanı olarak meslek mensuplarına yönelik yapmayı öngördüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz?

Başından beri bu camianın ekonomide önemli bir paydaş olduğuna inanıyoruz. Ancak paydaş olarak etkinliğimizi toplumda hak ettiğimiz noktada gösteremediğimizi düşünüyoruz. Bu nedenle daha etkin, gerek mesleki sorunlarımızla ilgili, gerek ekonominin çeşitli yönleriyle, iş hayatını ilgilendiren, siyasete bulaşmadan, ekonomide, teknik konularda paydaş sorumluluğu içinde görevlerimizi yerine getirmek istiyoruz. Yine bu çerçevede meslektaşlarımızın, gerek mükellef, gerekse toplum nezdinde hak ettikleri değeri görmediğini biliyoruz. Seçimden önce kimi zaman günde 5 il olmak üzere tüm Türkiye’yi dolaştık. Hem Anadolu hem de metropoldeki meslektaşımız, çok önemli bir mesleği icra ettiğinin farkında ama kendisi dışında başkasının bundan haberi olmamasından şikayetçiler. Mesleğimizin temel sıkıntılarından birisi, mükelleflerinin kayıtlarının belgelere uygunluğunu denetleyen meslek mensuplarımız, bunların doğruluğundan da müteselsil sorumlu tutuluyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sorumluluk yok. Ayrıca aynı bilgileri, kamunun birçok kurumuna ayrı ayrı vermek durumundayız ki bu da çok zaman kaybına yol açıyor. Doğum yapan meslektaşımızın bu durumu veya ölüm mücbir sebep sayılmıyor ve yine de beyannameyi doldurmak zorundayız.

► Birçok sektörde olduğu gibi sizin sektörde de aşırı düşük teklif sıkıntısından bahsediliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Doğru ücrette rekabet konusu yıllardır yaşanan bir sıkıntı. Aslında geçen yıl bizim meslekle ilgili mecburi standartlar belirlendi. Bu karar çerçevesinde artık ücretle rekabet minimize edilmiş oldu. Bunun yanı sıra bir de kalite güvence meslek kararı alındı. Yani hangi ilde olursa olsun, herkes aynı standarda uygun iş üretecek. İş yapma biçimini, fiziki donanımını buna göre belirleyecek. Herkes fiziki donanımını da.

Bir de meslektaşlarımızın artık bireysel iş yapmaktan hızla ortak iş yapma kültürünü benimseyip, bunları iş hayatlarına yansıtmaları gerektiğini düşünüyorum. Bir yandan mevzuatı takip edip, bir yandan sürekli evrakla uğraşmak, tek başına yapılabilecek bir iş değil. Meslektaşlarımızın kurumsallaşma ve şirketleşme sürecine girmesi gerekir. Bu hem tahsilat hem de algı problemini çözer. Aralarında anlaşıp kendilerine daha fazla zaman ayırabilir, tatile de çıkabilirler. Meslekte hiçbir unvan ayrımı yapmadan herkesin güçlerini birleştirmeleri gerekiyor. İnsanlar aynı işi yapıyor ama gelir birleştirme konusunda ne yapılacak bu konuda biz oda olarak yol göstereceğiz.

Meslekte değişim dönüşüme yönelik aralık ayında, hangi işlerin bir arada yapılabileceğini de içeren bir stratejik plan çalışması yapacağız. Bunu 3 yıllık zaman diliminde hayata geçireceğiz. Bu arada eminim hizmet kalitesi temelli iş yaptıkça mükellefin bakış açısı da değişecek, mesleğimizin toplumdaki yeri de değişecek. Bir de artık önümüzdeki dönemde odaların bölgelerinde ekonomik etkinliklere daha aktif katılmalarını istiyoruz. İŞKUR, AB, Kalkınma Ajansı ile projeler hayata geçirilmesi gerekiyor.

Yani kısacası TÜRMOB olarak ekonomide ulusal düzeyde bir paydaş olarak yer almak istiyoruz. Bunun yanında 103 bin üyenin sorumluluğu, 17 bin stajyerimiz var. Biz aslında bir kamusal iş yapıyoruz ve devletin en önemli gelir kaynağı verginin toplanmasına aracılık ediyoruz.

► Yani ekonominin önemli unsurlarından birisi olduğunuzu söylüyorsunuz?

Doğru bir tespit, biz güçlü bir ekonominin güçlü bir mali müşavirlik kurumuyla sağlanacağını düşünüyoruz. Biz ekonominin temel sac ayaklarından birisiyiz, kayıtlı ekonomi, mali müşavirlerle birlikte yapılır. İş hayatındaki gelişmeler, kurumsallaşma yine bizim camiamızla birlikte yapılabilir.

► Çok sık değişen mevzuata katkı yapmayı düşünüyor musunuz?

Biz herhangi bir konuda yasal düzenleme öneriyorsak, öncelikli olarak bunun sonucunun ne olacağına ilişkin rapor hazırlayacağız. Yani bir anlamda etki analizini ortaya koyup ona göre talepte bulunacağız. Burada ben kişisel olarak değil, tüm camia olarak hareket etmeyi öngörüyorum. Yani bir şeyleri başarabilirsek tüm TÜRMOB olarak başarmış olacağız. Artık gittiğimiz illerde, odaları, borsaları, mülki amirleri ziyaret edeceğiz ve o illerde yaptığımız toplantıların mutlaka sonuç bildirgeleri yayınlanacak.

► Rekabet konusuna tekrar dönersek, hizmet kalitesi ile fiyat arasındaki ilişkiyi nasıl kuracaksınız?

Yani yapılan işe göre, insan kaynakları yatırımı, iş yapma biçimi, büronun donanımı gibi unsurlar yazılı hale getirilecek. Bu konuda uluslararası standartlar da mevcut zaten. Yani 50 defteri olan bir meslek mensubuyla 300 defteri bulunan aynı sayıda personelle iş yapamayacak. Bunların temel bir standardı olacak. Yine bu dönemde uluslararası kurumlarla işbirliği anlaşmaları yaparak, meslektaşlarımızın uluslararası alanda iş yapabilmeleri için akredite olmalarını sağlayacak çalışma yapacağız.

► TTK döneminde çok tartışılan bağımsız denetimde kapsam çok daraltıldı. Şimdi ise tekrar genişletilmesi öngörülüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Türk Ticaret Kanunu çıktığı haliyle bağımsız denetimin önemine inanıyoruz. Bağımsız denetim Türkiye’de ekonominin kurumsallaşmasını, daha rasyonel büyümesini sağlayacak bir olgu. Yani eğer biz çağdaş dünya ile entegrasyonu hedefliyorsak, ülke ekonomisinin, şirketlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak istiyorsak, denetim mekanizmasının ayrı bir önemi var. Ancak şu anda denetçi sayısı denetlenen firma sayısından daha fazla, kapsamın genişletilmesi, uygun, olması gereken bir konudur. Bu işletmelerimizin daha rasyonel temelli iş yapmalarını sağlayacak, kurumsal stratejik işbirliklerine girmelerine temel oluşturabilecek bir güvence. 
KOBİ’lerin bu işin önemine inanması lazım. Neden TTK’da bu vardı da sonra hemen yayınlandıktan sonra, birden bire birtakım kişi ve kurumlar devreye girerek, bunu engellediler?
Böyle kayıt dışılığın yüksekliği ortamında KOBİ’lerin tamamının denetlenmesi mümkün değil, bu ekonomik ve aynı zamanda siyasi karardır. Çünkü tek başına bağımsız denetim getirmek yetmiyor.
Bağımsız denetim kurumsal kimlikte bir araçtır. Eğer orta büyüklükte bir işletmeyseniz, borsaya girmeniz için araçtır, yatırım fonu ile görüşmekte bir araçtır.

► Vergi reformu ve iflas ertelemeler konusunda ne düşünüyorsunuz?

Vergi reformu da aslında siyasi bir karardır. Bu ülke ekonomide her türlü değişimi, gelişimi, çok güzel yönetti. Üstelik zaman zaman krizlere girmemize rağmen. Vergi reformunun paydaşları var. Yani mali müşavirler, iş dünyası, küçük esnaf, büyük işletmeler var. Bunların hepsinin işin içinde olduğu bir vergi reformu gerçekleştirilmesi gerekir. Siyasilerin de söylediği gibi Türkiye’nin yeni bir hikayeye ihtiyacı var ancak bu hikayeyi birlikte yazmamız lazım. Herkesin bu hikayede kendisini görmesi ve en önemlisi elini taşın altına koyması gerekiyor. İflas ertelemesine gelince, eğer gerçekten kötü niyet yoksa ve bir firma kötü duruma düşmüşse, ekonomik gerçeklikleri de göz önünde bulundurarak o firmanın yaşatılması gerektiğini düşünüyorum. Teknik olarak hayatta kalması mümkün olan bir şirketin kapatılması, sadece çalışanlarıyla sınırlı değil, tedarikçileri yönünden de sıkıntı yaratır.

“Mükellef sayısıyla meslek mensubu sayısı orantılı artmıyor”

► Dünyada üretim yöntemleri çok değişiyor, sizin meslekte de değişim yaşanıyor mu?

Biz aslında günlük sorunlarla uğraşırken, mesleğin değişmekte olduğunun farkına varamıyoruz. Sadece defter tutup muhasebecilik yapmak yerine, mükelleflerimize o tabloları da yorulmayabilmeliyiz. Biz kurumsal olarak meslektaşlarımızı buna hazırlamak zorundayız. Ben hem Anadolu’yu hem de İstanbul’u çok iyi biliyorum. Bir yandan da üniversitede maliyet muhasebesi ve mali analiz teknikleri dersleri verdim. Yani masanın her iki tarafında da bulundum.

Bir de zaten piyasa daralıyor ve ekonomik büyüme yeni iş alanları yaratacak düzeyde değil. Vergi mükellefi sayısındaki artışla meslektaş sayısındaki artışa baktığımız zaman arada büyük uçurumlar görüyoruz. O zaman az önce ifade ettiğim gibi yeni iş alanlarına ihtiyacımız var. Yönetim danışmanlığı, iç kontrol, iç denetim, vergi-SGK danışmanlığı, marka değerleme danışmanlığı gibi o kadar çok alan var ki yapabileceğimiz. Bence dünyanın en iyi yönetim danışmanlığını, verileri hazırlayan mali müşavirler yapar.

Denetleme arzusuna sahip olabilmek

Maliyet anlamına geldiği iddia edilen ‘denetim’ konusunun, gelişmiş ülkelerde ‘alışkanlık’ olması da çoğunluk için anlam ifade etmiyor... Özellikle tasarruf eksiği ve dolayısıyla yatırım ve işletme sermayesi sıkıntısı çeken ülkelerde sıklıkla, “Gelişmişler gelişene kadar her türlü yolu denedi. Sonrasında da başkası gelişmesin diye kısıtlayıcı, daraltıcı önlemler almaya ve kurallar koymaya başladı.” argümanı dillendiriliyor... Adil denetim konusu ise diğer bir sorun olarak ön planda duruyor... Sisteme olan güvensizlik, gelişmişlerin edindiği alışkanlığın kazanılmaması için törpü görevi görüyor... ‘Muhasebe kayıtları’ ise denetim başlığı altındaki konular arasında başı çekiyor... Prof .Dr. Cemal Yükselen ile yaptığımız sohbetin ayrıntıları, “Bu alanda denetim nasıl olmalı?” sorusuna da yanıt veriyor...

Yükselen'den:

✓Meslekte sadece defter tutulmamalı, mükelleflere mali danışmanlık da yapılmalı

✓KOBİ’ler bağımsız denetimin etkisine inandırılmalı

✓Meslekte ücretlendirmede haksız rekabeti bitirecek düzenleme yürürlükte

✓Sadece defter tutmakla olmaz, yönetim dahil her türlü danışmanlık hizmeti vermeliyiz

✓Meslekte ücret rekabetinden kaliteli hizmet rekabetine doğru giden bir anlayış var
(dünya)

 

USİAD Bildiren Dergisi

Reklam

Raporlar

Reklam

Kitaplar

Reklam