Anasayfa
Dernekler ve Vakıflar Ne Zaman Tacir Sayılır
Salı, 10 Temmuz 2012 08:19

Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 16.maddesi “1) Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.

(2) Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar.” hükmünü getirmiştir.

 

Bu hükme göre bir derneğin ve vakfın iktisadi işletmesi varsa o dernek ve vakıf tacir sayılacaktır. Bunun istisnası şudur:  kamu yararına çalışan derneklerle gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğinde ki hizmetlere yani kamu yararına kullanan vakıflar tacir sayılmayacaklardır.

İktisadi işletmeleri olan dernekler tacir sayılır.

Bu durumda iktisadi işletmesi olan Büyük Kulüp Derneği, Moda Deniz Kulübü, profesyonel spor kulüp dernekleri gibi dernekler tacir sayılacaktır. Ancak Abdürrahim Mısri Camii Onarma Ve Yaşatma Derneği, Anadolu Kulübü Derneği, Ankara Lions Kulübü Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği, Deniz Feneri Yardımlaşma Ve Dayanışma Derneği, Gazeteciler Cemiyeti, İlim Yayma Cemiyeti, Maltepe Camii İnşaa Ve Yaşatma Derneği, Müstakil Sanayici Ve İşadamları Derneği, Sultanahmet Camii Koruma Ve İhya Derneği, Türk Matematik Derneği, Türk Sanayicileri Ve İşadamları Derneği, Yoksullara Yardım Derneği gibi kamu yararına çalışan dernekler tacir sayılmayacaklardır.

Vergi muafiyeti olmayan vakıflar da bir şartla tacir sayılmazlar

Gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi(bir kamu yönetim ya da kurumunun toplum yararına yaptığı bütün çalışmalar ve işler)niteliğindeki işlere harcayan vakıflar da tacir sayılmayacaklardır. Bilindiği gibi gelirlerinin en az üçte ikisini nevi itibarıyla genel, katma ve özel bütçeli idarelerin bütçeleri içinde yer alan bir hizmetin veya hizmetlerin yerine getirilmesini amaç edinmek üzere kurulan vakıflara, Maliye Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınabilmektedir. Bu durumda vergi muafiyeti tanınan vakıfların tamamı tacir sayılmayacaktır. Aydın DOĞAN Vakfı, Bereket Vakfı, Darülaceze Vakfı, Galatasaray Eğitim Vakfı, Haberal Eğitim Vakfı, Suna ve İnan Kıraç Vakfı, Türk Eğitim Vakfı, Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfı, Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı, Vehbi Koç Vakfı, Yardım ve İyilik Vakfı gibi vakıflar tacir kabul edilmeyecektir.

Vergi muafiyeti tanınmazsa bile gelirlerinin yarısını kamu hizmet, nede harcayan vakıflar iktisadi işletmeleri olsa bile tacir sayılmayacaktır. Örneğin Nesin Vakfı(Aziz Nesin kurduğu şimdi Ali Nesin’in yönettiği vakıf) gelirlerinin tamamına yakınını kamu görevi niteliğinde hizmetlere harcadığı için vergiden muaf olmadığı halde tacir sayılmayacaktır.

Burada ince bir nokta söz konusu; vakıflar sadece bünyesinde kurulan bir iktisadi işletme olduğunda mı, tacir sıfatı taşıyacaklar, yoksa vakıfların ticari faaliyet ve kâr amacı güden şirketlere ortak olmaları halinde de tacir kabul edilip edilmeyeceği hususudur. Bizce vakıflar şirketlere ortak olmaları halinde de tacir sayılmaları gerekir. Sonuçta ticari faaliyetler şirketler eliyle yürütülmektedir.

İktisadi işletmelerin tescil edilmesi onlara tüzel kişilik kazandırır mı veya tüzel kişi sayılan iktisadi işletmeler mi tacir sıfatını taşır mı, hususu oldukça tartışmalıdır.

Dernek ve vakıfların iktisadi işletmelerini şirket gibi ticaret siciline tescil etmeleri halinde bu iktisadi işletmelerin tüzel kişilik kazanacakları iddiasıyla dernek ve vakıflar tacir sayılmazlar sonucuna ulaşabilir miyiz? Eski TTK hükümlerine göre verilen bir Yargıtay kararında iktisadi işletmenin ayrı tüzel kişiliği olduğu kabul edilerek dernek tacir olarak sayılmamıştır.

Yeni TTK bu hususlardaki teredütü gidermeye yöneliktir. Bir dernek ve vakfın amacına ulaşmak için ticari işletme işletmeleri halinde tacir sayılacağını hükme bağlamaktadır. Eğer kanun koyucu dernek ve vakıfların iktisadi işletmelerini tacir olarak kabul etseydi, kanuna ” dernek ve vakıfların işlettikleri ticari işletmeler tacir sayılır” hükmünü koyardı. Bizce burada tacir olan dernek ve vakıf tüzel kişiliğidir. Ancak hukukçuların yorumu da burada önemli olacaktır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 47.maddesi tüzel kişiliği “Başlı başına bir varlığı olmak üzere örgütlenmiş kişi toplulukları ve belli bir amaca özgülenmiş olan bağımsız mal toplulukları, kendileri ile ilgili özel hükümler uyarınca tüzel kişilik kazanırlar” şeklindeki hükmü ile tanımlamıştır. Bu hükme göre dernekler ve vakıfların iktisadi işletmeleri bağımsız bir mal topluluğu değildir. Dernek ve Vakıf yönetim organlarının kararlarına göre hareket ederler. İktisadi işletmenin yöneticileri ve yönetim organı dernek ve vakıflar tarafından oluşturulur.

Dernek tanımı Medeni Kanunu’nun 56.maddesinde şu şekilde tanımlanmıştır: “Dernekler, gerçek veya tüzel en az yedi kişinin (1) kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarıdır.”

Vakıflar da 101.maddede şöyle tanımlanmıştır: “Vakıflar, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır.”

İktisadi işletmelerin varlığı dernek ve vakıfların tüzel kişiliklerinin devamı ile mümkündür. Dernek ve vakıfların tüzel kişiliklerinin sona ermesi halinde işlettikleri iktisadi işletmeleri de sona erer.

Tacir olmak önemli yükümlülükler getirmektedir.

Tacir olmanın önemli sonuçları vardır. Her tacir iflasa tabidir. Her tacir ticari işletmesini ticaret siciline tescil ettirmek, TTK belirtilen defterleri tutmak ve ticari faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmek zorundadır. Öte yandan Türk Ticaret Kanunu’nun yaptırımlarına tabidirler.

Bu açıklamalardan sonra,

-Kamu yararına çalışan derneklerin bu niteliklerini kaybetmemeleri için gerekli tedbir almalarını,

-Tüm vakıfların kamu görevi niteliğinde hizmet yapılıp yapılmadığı hususunu değerlendirmelerini,

-İktisadi işletmelerini ticaret siciline kaydetmelerini tavsiye ediyoruz.

 

Mustafa PAMUKOĞLU

 

USİAD Bildiren Dergisi

Reklam

Raporlar

Reklam

Kitaplar

Reklam