Anasayfa Basında USİAD Mustafa KAYMAKÇI Yerli Malı Haftası’nı Kutlamak Çağdışılık ya da Nostalji mi
Yerli Malı Haftası’nı Kutlamak Çağdışılık ya da Nostalji mi
Mustafa KAYMAKÇI
Cuma, 14 Aralık 2012 09:49

Resmi adıyla “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” olan ve 12-18 Aralık tarihleri arasında Türkiye'de  bütün okullarda kutlanan  “Yerli Malı Haftası”, çağdışılık ya da nostalji  mi?

Bu soruyu tartışmadan önce, sanayi ürünleri yanında bir zamanlar tarım ülkesi olarak öğündüğümüz  ülkemizin durumuna bir bakalım.

Türkiye Ziraatçılar Derneği’nin açıklamasına göre;  “2012 yılında Çin’den fasulye,kayısı ve kuru sarımsak,ABD’den fındık ve badem,İsrail’den fındık,Güney Afrika’dan satsuma mandalina,Şili’den sofralık üzüm, ,İtalya ve Şil’den elma,Kosta Rika’dan kavun,İtalya’dan kuru üzüm,İran’dan karpuz, kuru kayısı ve lahana ve İspanya’dan marul ithal etmişiz.” Büyük bir olasılıkla,çocuklarımız Yerli Mallar Haftası’nda bunları yiyecekler.

Çarşılarımızda yabancı mal ve markalardan geçilmiyor. Çoğumuz yabancı markaları tercih ediyoruz.Bunların bir kesimi işçiliğin daha ucuza olduğu ülkelerden  geliyor,bir kesimi  de  kendi ülkemizde imal edildiği halde yabancı markaya sahip olduğu için yeğleniyor.

Her yıl dış ödemeler dengesi açık veriyor.2011 yılında 70 milyar doları geçen bir açığımız oldu.2012 yılında da aynı düzeyde açık olacak gibi.Tarım ürünleri dahil herşeyi  ithal eder olduk.

DIŞ ÖDEMELER DENGESİNİN AÇIK OLMASI İLE YERLİ MALI KULLANIMI ARASINDA İLİŞKİ VAR MI?

Dış ödemeler dengesinin açık olmasının birçok nedeni var:

  • En önemli nedeni,1980 yıllardan itibaren 12 Eylül Askeri Darbesi ile devreye sokulan yeni-liberal politikalar.Bu politikalar ile devletin  aşamalı olarak ekonomiden elini çekmesi  kamu kitlerinin özelleştirilmesiyle sağlandı. Gümrük duvarları düşürüldü.Desteklemeler,küçük ve orta ölçekli işletmeler yerine,büyük işletmelere  aktarıldı.Küçükler yok edildi.Tarım kesiminde bu uygulamalar sonucunda ,örneğin son on yıl içinde,2 milyon insanın kente göç etmesine neden oldu ve tarımsal üretim hızla geriledi.
  • Avrupa Birliği(AB)’ne alınmadan Gümrük Birliği’ne girildi .Bunun birçok olumsuzlukları ortaya çıktı.Örneğin dış ticaret artık Brüksel’de belirlenen politikalarla  yürütülüyor.Üstelik Türkiye,tam üye olmadığı için alınan kararlarda söz sahibi değil.AB’nin üçüncü ülkelerle yapmış olduğu Serbest Ticaret Anlaşmaları ile Çin gibi ülkelerin malları bile yurdumuza  AB malları gibi giriyor. Neredeyse gümrük alınmıyor.
  • AB ve ABD gibi ülkeler,ellerindeki stoklar birikince olağanüstü fiyat indirimi yapıyorlar.Bundan yararlanmak isteyenler,  içte mal üretmek ya da çiftçinin malını almak yerine,dışarıdan  daha ucuza buldukları malları ithal ediyorlar.Bu durum,fabrikaların kapanması ile işsizliği yarattığı gibi kırsalın fakirleşmesine neden oluyor.Köylü üretimden vazgeçmek zorunda  kalıyor.
  • Kitlerin özeleştirilmesi ve yabancılar tarafından satın alınması ve ucuz ithalat,Türkiye’nin araştırma-geliştirme(ARGE) çalışmalarını da olumsuz etkiliyor.Çoğu firma,ARGE  çalışmalarından çekilmiş durumda.Örneğin Telataş’ın yabancılar tarafından alınmasıyla Arla adındaki araştırma birimi kapatılıyor.Tarımda tohumluk ve damızlık açısından dışa sürekli bağımlılığın nedenlerinden birisi bu.

Kısaca,ithalat yerli mal üretimini ve tüketimini olumsuz etkiliyor ve bağımlılığı artırıyor.  Bu nedenle yerli malları kullanmak; Dış borç yükünden kurtulmak ve sermaye birikiminin sağlanması , İstihdamın artması  ile işsizliğin ve yoksulluğun azalması, Vergi ve harçların Türkiye ekonomisine katkı sağlaması, Dünyadaki çalkantılardan  en alt düzeyde etkilenmek ve Türk firmalarının yurtdışında var olabilmesi için kaynak ve bilgi birikimlerinin artması açısından zorunlu.

“Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası”’nı kutlamak  yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı ,küreselleş(tir)me  yanlılarının sürdükleri gibi ,çağdışılık ya da nostalji  değil,tam tersine yurtseverlik.

Küreselleş(tir)me, zengin ya da metropol sermayenin kârlılıklarını sürdürmek için uyguladıkları yeni-liberal politikaların bütünü. Bu amaca yönelik olarak, dünya ekonomileri tek bir pazara dönüştürülmek istenmektedir. Bu da ulusal devletlerin denetim güçlerinin yok edilmesi, en azından sınırlandırılmasıyla olası. Küreselleş(tir)me ideologları, küreselleş(tir)meye karşı çıkmayı, dünya ticaretinden pay alma etkinliklerine karşı çıkmak şeklinde yorumlamaktadırlar. Oysa yeni-liberal politikaları kabul etmeden, ulusal ve devletçi-planlamacı ekonomilerle de dünya pazarına çıkmak olasıdır. Bu iki konu, sürekli ve kasıtlı olarak birbiriyle karıştırılmakta. Küreselleş(tir)meciler, bağımsız kalkınma fikrini marjinalleşme tehlikesi olarak görüyorlar. Onlara göre: “Ekonomide bağımsız kalkınma girişimleri, Türkiye'yi  tekelci şirketlerle eklemlenmiş fason üretim siparişlerinden bile mahrum bırakacak ve daha da fakirleşmeye neden olacaktır.”

Türkiye, tekelci şirketlerin güdümünde yeni-liberal politikaları uygulamaya çalışıyor. Bu bağlamda "Ekonomiyi ne kadar liberalleştirirsek piyasa dinamikleriyle kendiliğinden kalkınırız. Liberalleşme olmazsa, yabancı sermaye de gelmez" gibi fikirler kamuoyuna pompalanmaktadır. Neredeyse herkes liberal olmuştur. Devletçi olanları bile fikirlerini örtük bir şekilde belirtir duruma gelmişlerdir.  Ancak bugünün gelişmiş ülkelerinin liberal küresel sistem ile değil, güdümlü ve koruyucu bir ekonomik düzenle bu düzeye geldiği unutturulmuştur .Bütün bu durumlar dikkate alındığında, Türkiye gibi çevre ülkelerinin dünya pazarlarına devletin öncülüğünde ya da kamu ağırlıklı firmalarla çıkabilme ve rekabet edebilme olanağının olduğu gözlemlenmektedir.

YERLİ MALI KULLANIMINI ARTIRMAK İÇİN NE YAPMALI?

Öncelikle güçlü bir ekonomiye sahip olunması  gerekiyor. Bu amaçla:

  • Bağımlılığı yaratan  yeni-liberal politikalar yerine halkçılık temelinde planlı karma ekonominin yeniden devreye sokulması,devletin kitleri yeniden kurması,
  • Tekeller yerine küçük ve orta ölçekli sanayi ve tarım işletmelerinin kooperatifleşme ile desteklenmesi,
  • Teknoloji konusunda dışa bağımlılığı kıracak ARGE etkinliklerine ayrılan kaynakların artırılması ve eşgüdümün sağlanması ,
  • Gümrük Birliği’nden çıkılması ,
  • Ve  tüketicilere  küçük yaşlardan itibaren yerli malların kullanmasını özendirecek önlemlerin alınması vb gerçekleştirilmelidir.

 

Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI

USİAD Bildiren Dergisi 57. Sayı

Derginin 57. Sayısını okumak için tıklayınız

www.usiad.net

 

USİAD Bildiren Dergisi

Reklam

Raporlar

Reklam

Kitaplar

Reklam