Anasayfa
Köyde Kullandığımız Orak Bile Çin’den geliyormuş!
Salı, 24 Şubat 2015 11:21

30 Ocak 2015 tarihli gazetelerde, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin ilginç bir açıklaması oldu. Çoğumuz güncel tartışmalarının daha fazla içinde olduğumuzdan dikkatimizi çekmemiş olabilir.

Zeybekci, “Türkiye’ye mobilya, deri konfeksiyon, kerpeten, pense gibi mallar yurtdışından geliyor. Köyde kullandığımız orak bile Çin’den geliyorsa iş zıvanadan çıkmıştır. Türk geleneksel halıları da Çin’de üretiliyor.”demektedir.

Zeybekci‘nin yakınmalarına katılmamak olası değil. Her şeyi ithal ettiğimiz için ortaya çıkan görünüm bu olmuş. 2014 Ocak-Aralık ayları arasında Dış Ticaret Dengesi 84,509 milyar dolar açık vermiş. TÜİK’in bildirdiğine göre İhracat 157,715 milyar dolar, İthalat 242,224 milyar dolar. Ve ihracat ithalatı %65,1 oranında karşılamış.

Ancak yakınmak yarar getirmiyor. Bu noktaya nasıl gelindiği ve çıkış yolları üzerinde de doğru tanıların konulması gerekiyor.

Köyde kullandığımız orağın bile Çin’den gelmesi, yeni-liberal politikaların sonucu mu?

Ortaya çıkan sonucun en önemli nedeni,1980 yıllardan itibaren 12 Eylül Askeri Darbesi ile devreye sokulan yeni-liberal politikalar.

Açıklayalım:

•             Yeni-liberal politikalar ile devletin aşamalı olarak ekonomiden elini çekmesi ve kamu kitlerinin özelleştirilmesiyle sağlandı. Gümrük duvarları düşürüldü. Desteklemeler, küçük ve orta ölçekli işletmeler yerine, büyük işletmelere aktarıldı. Küçükler yok edildi.

•             Avrupa Birliği(AB)’ne alınmadan Gümrük Birliği’ne girildi. Dış ticaret Brüksel’de belirlenen politikalarla yürütülüyor. Üstelik Türkiye, tam üye olmadığı için alınan kararlarda söz sahibi değil. AB’nin üçüncü ülkelerle yapmış olduğu Serbest Ticaret Anlaşmaları ile Çin ve diğer ülkelerin malları bile yurdumuza AB malları gibi giriyor. Neredeyse gümrük alınmıyor.

•             AB ve ABD gibi ülkeler, ellerindeki stoklar birikince olağanüstü fiyat indirimi yapıyorlar. Bundan yararlanmak isteyenler,  içte mal üretmek ya da çiftçinin malını almak yerine, dışarıdan daha ucuza buldukları malları ithal ediyorlar. Bu durum, fabrikaların kapanması ile işsizliği yarattığı gibi kırsalın fakirleşmesine neden oluyor.

•             Kitlerin özeleştirilmesi ve yabancılar tarafından satın alınması ve ucuz ithalat, Türkiye’nin araştırma-geliştirme(ARGE) çalışmalarını da olumsuz etkiliyor. Çoğu firma, ARGE çalışmalarından çekilmiş durumda.

Dış Ticaret Dengesinin sürekli açık vermesi nasıl önlenebilir?

Bu amaçla:

•             Bağımlılığı yaratan yeni-liberal politikalar yerine halkçılık temelinde planlı karma ekonomi yeniden devreye sokulmalı, kitler yeniden kurulmalı,

•             Tekeller yerine küçük ve orta ölçekli sanayi ve tarım işletmeleri kooperatifleşme ile desteklenmeli,

•             Teknoloji konusunda dışa bağımlılığı kıracak ARGE etkinliklerine ayrılan kaynaklar artırılmalı ve eşgüdüm sağlanmalı. Çünkü ithal edilen her malın bedelinin yüzde 20’si kadar kaynak, yabancı ülkelere ARGE olarak aktarılıyor.

•             Gümrük Birliği’nden çıkılmalı,

•             Ve tüketicilere küçük yaşlardan itibaren yerli malların kullanmasını özendirecek önlemlerin alınması vb gerçekleştirilmelidir.

Özetle Dış Ticaret Dengesi’nin sürekli açık vermesi Türkiye’de aynı zamanda gelir dağılımını bozuyor, yoksulluğu artırıyor.

Hani var olan iktidar, yıllardır yeni-liberal politikaları uyguluyor, ancak ya muhalefet partilerinin bu konuda görüşleri nedir?

Yoksa onların da siyasi iktidar oldukları zaman izleyecekleri ekonomi-politikalar liberalizm mi olacak? Bilen var mı?

 

Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı

USİAD Bildiren Dergisi 82. Sayında yayınlanan makale

Derginin 82. sayısını okumak için tıklayınız

www.usiad.org.tr

 

USİAD Bildiren Dergisi

Reklam

Raporlar

Reklam

Kitaplar

Reklam